January 6, 2010

Kardes'in Londra Ziyareti

Londra ziyareti gun : 1


Ilik Izmir'den yerleri buz kaplamis Londra'ya uzanmis kardes, Kilburn metro istasyon cikisinda kardesini beklerken..


Black Lion'in cikisi ve karlar!!!
Ne cokbenziyoruz Tanrimmmm!!!!


Aksam yemeginden sonra bir de Black Lion'a ugrayip, buz gibi havada icimizi isitacak birer kadeh sarap ismarliyoruz.







March 14, 2009

Döndüm

Kapali bir Londra gununde yazmaktayim bunu. Uzun zamandir yazmamistim. Isin asli bir blog um oldugunu bile unutmustum. Yazmisim ama hic birini de yanitlamamisim.Neyse never too late. Hem bu zaten kendim icin, ileride Londra'da neler yaptigimi hatirlamam icin tuttugum bir sey olacak.



Bir yandan odevler, bir yandan cikayim su sokaklarda dolasayim, yoruldugumda insanin icini isitan keyifli cafe'lere girip bir soluklanayim diye aklimdan gecen planlar arasinda yine kapali bir cumartesi sabahini Latin caz dinleyerek isitimaya, daha sevimli hale getirmeye calisiyorum.



Sabah erken saatte ellerimi yikarken cok alakasiz bir de ja vu yasadim. Bir anligina aklim, ya da kendim, Bursa'ya gittim. Simdi Sis olsa bana adini soylerdi ama eve giden bir cadde vardi. Biraz ic bayiltici bir sokak, bir siparis ustune penye diken bir dukkan, bakkal cakkal tarzi yerler iste. Cinar ya da benzeri agaclar falan, karsi tarafta bir sanirim kumas fabrikasi. Bir anligina oraya gittim. Garip cunku benim oraya ait cok fazla anim yok.Ne iyi ne kotu. Ama Sis orada tonlarca sey yasadi. Ve seneler sonra ziyarete gittiginde koy gibi geldi oralar. Simdi bunu okuyanlar olsa hem koylulere hem de Bursa'ya hakaret ettigimi soylerlerdi. Ama ben kucuk, onemsiz bir insanim ve 'politically correct' olma gibi bir zorunlulugum da yok. Bursa'nin bir kalabalik, backwards bir koy oldugu gercegini de kimse inkar edemez. Ain't nothing goin' on there, baby.



Okul yine basliyor. Bana research week, reading week, ne week dersen de, bos zaman vermeyeceksin. Cunku carcur etme konusunda ustume yok. Inanilmaz yetenekliyim bu konuda.



Angel'a gittim dun. Sanirim geldigimden beri ikinci kez. Birinci zone'da bir yer ama cok da 'town' duygusu, ya da o karmasiklik yok. Sevimli dukkanlar, yine de kosturan insanlar var. Burasinin da New York'tan asagi kalir yani yok sanirim. Ama karsilastirma yapmaya baslayacaksam isim var. Cunku biri super genissssssssssssss, digeri super compact.



Okulun bitmesine daha 5.5 ay var. Bunun tek iyiligi yarisindan cogunun, nihayet artik bitmis olmasinda. Yihuuuuu. Bitince ne olacak? Bir fikrim olunca yazarim.



Gecen haftalarda sanirim cumartesi gunu Portobello Market' a gittim. Unutmamisim aradan onca gecen zamana ragmen. Hele 1993'te gittigim yollar falan resmen aklimda durdugu gibi. Ve hatirladigim yerler de oralar. Sis bana gittiginde hic bir yeri hatirlamadigini soylemisti. Bende oyle bir durum olmadi ve ben o zaman sevdigim yerleri hala cok sevdigimi farkettim. Londra da Istanbul misali; calismayacaksin, sadece sacini salip, yandan asacagin bir cantanin icine dolduracagin otobus, vapur biletleri, not defterin, fotograf makinen, gozlerini simsiyah etmek icin goz kalemin, ve dukkan dukkan, sokak sokak, cafe cafe, mekan mekan dolasmak, gordugun manzaralari hafizana kaydetmek icin bolca zamanin olacak. Saatini?? Evde unut.